Yard.Doç.Dr. Mehmet Naci ÖNAL
2007 yılının sekizinci ayından itibaren basında yer alan haberlerde, Millî takımın destekleyicisi Nike’ın dış saha maçları için beyaz renk üzerine “turkuaz” detaylar içeren bir forma hazırladığı duyurulmuştu. Bir ABD firması, bir ülkenin bayrak renklerini reklâm amaçlı mali destek verdiği için değiştiriyor. Türk Futbol Federasyonu buna izin veriyor. Formalar basına tanıtılıyor. Fransızca bir kelime olan “turkuaz” rengi, ay yıldızın, kırmızı beyazın yerini alıveriyor, dış sahada. Eee zaten el âleme karşı kendi renklerimiz, sembollerimiz önemli değil mi? El âleme rezil olmak değil midir, bunun adı? Uluslararası kültür savaşında, büyük bir bütünün parçası içinde, kutsallarımıza dokunulmuyor mu?
Ay yıldızlı bayrağımın, al beyazı hangi münasebetle turkuaz rengine yerini bırakmış biliyor musunuz? Geleneksel Türk mimarisinde kullanılan çinilerin renginden alınmış bir renge: türkuaza. Teselliye bakar mısınız? Geleneksel çini mavisi ve karşılığında bayrağımızın renkleri.
Haberin eleştiri sayfalarında türkuazdan yana, tuşlara basan kişilerin bazıları şöyle diyor: “Kendinizi aşın biraz: Mutlaka yenilikler olacaktır.” Bir başkası:“Renklere takılmayın, mühim olan içindeki bedenler. Finale kalalım üstsüz oynayalım, yeter ki kalalım.” Bir diğeri: “Bence güzel olmuş, kırmızı şort giyeriz olur biter.” Taraftar olmak, fanatik olmak ayrı bir şeydir Beyler. Yaptığınız iş, millî bir işle ilgili ise, orada durmak ve düşünmek gerekmez mi? Burada taraftarın ahkâm kesmesi söz konusu olamaz. Millî bir eylem söz konusu ise, temsil sıfatınız ve renginiz ona göre olmalıdır.
Turkuaz’ın anlamına Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünden bakalım: “Yeşile çalan mavi renkte değerli bir taş, firuze” (Türkçe Sözlük, 2005, 2009). Fansızca orijinali: turquoise, İngilizce de aynı adla karşılık buluyor. Turquoise blue (turkuaz mavisi), turquoise green (türkuaz yeşili), light turquoise (açık mavi) gibi açılımları veya tonları ile karşılaşıyoruz. İyi güzel de sormak gerekmez mi, bu turkuaz Türk kelimesini karşılıyor mu? Galiba kamuoyunda böyle bir yanlış anlaşılma, yakınlaştırma veya karşılık bulma söz konusu. Türk’le, Türkçeyle ilgisi sadece bir çini rengine verilen Fransızca addan ibaret. Burada bayrağın yerini alacak bir bağlantı kurabildiniz mi? Yok. Bir ulusun değerler sembolünün rengi, başka bir renkle karşılık bulabilir mi? Kocaman bir HAYIR.
O halde bayrak nedir, diye bir soru sormamız gerekiyor. Turkuaz rengini kabul edenlerin kafaları mı karışık? Şairin sözü boşuna mıdır Allah aşkına: “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır / Toprak, eğer uğruna ölen varsa vatandır.” İsterseniz böyle bir anlayışın sahibi de olmayabilirsiniz, ama bazı gerçekleri bir kere daha hatırlayalım. Bayrağın ne olduğuna, bayrağın sadece maddî değil, manevî bir varlık olduğuna, bayrağımızın anlamına, isterseniz birlikte göz atalım.
Bayrak: “Bir milletin belli bir topluluğun veya bir kuruluşun simgesi olarak kullanılan, renk ve biçimle özelleştirilmiş, genellikle dikdörtgen biçiminde kumaş, sancak” (Türkçe Sözlük, 205:227). Webster’in Ansiklopedik Sözlüğünde: “Bir kumaş parçası, çeşitli biçim, renk ve ölçüler içerisinde, bir milletin ya da bir organizasyonun sembolü olarak kullanılır; bir şeritle bir direğin köşesine iliştirilir” (Webster’s Encyclopedic Unabbridgeg Dictionary of the English Lenguage, 1994, 538), şeklindedir.
ABD sözlüğünde bayrak, bir kumaş parçası ve üzerindeki semboller olarak tanımlanabilir. Bayrak bizce bu tanımlardan çok daha farklı bir değere ve yüceliğe sahiptir. Neden olmasın ki? Bayrak var olmak demektir. Bayrak bağımsız olmak demektir. Bayrak geçmişten alınmış, her ne pahasına olursa olsun geleceğe taşınacak kutsal bir emanettir. Hangi renk veya çağrışım bayrağın yerini tutar? Ya bunun adına cehalet, ya vurdumduymazlık ya da bir tür düşünce bozukluğu denmelidir. Bu düşünce bozukluğu çılgınca yabancılaşma ile ilgili olmasın? Kendi ana diline burun kıvıranları görmedik mi? Türkçenin bilim dili olamayacağını iddia edenleri işitmedik mi? Dünyada beşinci en çok konuşulan dili olan Türkçenin sahipleri olarak bizler, dilimize neden yeterince özen göstermiyoruz? Şimdi sıra bayrağın renklerine mi geldi? Hayır efendiler, hayır!.. Yüz binlerce kez hayır!.. Bu artık bir gaflet değil, bir aymazlığın çok ötesinde… Ben on milyonlarca Türk insanını yanımda hissediyorum. Bu turkuaz beni, bu turkuaz bizi, bu turkuaz al-beyaz bayrağımı temsil etmiyor!..
Reklâm veya propaganda yaparken dilbilgisi kurallarına uyulmayabilir. Dikkat çekmek için bu türden işlere göz yumulabilir, lakin söz konusu benim “kut”um, kutsalım olursa bu türden bir reklâma ihtiyacı olmadığından, olsa da kendi renkleriyle olması gerektiğinden, bir turkuaz mantığı mantıklı değildir.
Kültür tarihinde bayrak üzerine yazılmış, söylenmiş nelerin olduğunu kısaca anımsayalım. Kültür tarihimizin önemli isimlerinden olan Abdulkadir İnan, bayrak için şöyle diyor: “Bayrak, bir ruhtur. Binlerce yıldan beri elde taşınmış, eve asılmış, mezara dikilmiştir. Avda ve savaşta, ondan yardım dilenmiştir. Uğur ondadır. Türklerin başlarına bağladıkları, iyi kaderin anahtarı da odur. Kötülüklere karşı koruyan bir muskadır. Her şeyin tılsımı ondadır. Bayrak, koruyucu bir ruhtur. Ataların ruhları bizi, onun içinden gözler.” (İnan’dan Ögel, 1991: VII).
Bir başka kültür tarihçisi Bahaeddin Ögel’in ise, bayrak hakkındaki sözleri şöyledir: “Bayrak, toplulukların malıdır. Toplulukların ruhundan doğar ve değerini toplulukların ruh ve duygularından alır” (Ögel, 1991:IX).
Bayrak, A.Nihat Asya’nın ifadesiyle: “Tarihim, şerefin, şiirim, her şeyim” dir.
Bayrak ve sancak Türkçe bir kelime olup, Türkçe’nin Arapça ve Farsça’nın etkisinde kaldığı zamanlarda bile sözcüğün kendini korumuş olması bayrağa manevi olarak ne kadar önem verildiğini göstermektedir.
Biz millet olarak şuna inanırız: Türk bayrağını diğer ulusların bayrağından ayıran en önemli özellik onun oluşumunda saklıdır. Savaş sırasında kanların döküldüğü bir gece, ay ve yıldız birbirine öylesine yakınlaşır ki, bu sırada dökülen şehitlerin kanları üzerine gecenin bir saatinde ay ve yıldızın birbirlerine yakın görünümü yansır. Türk bayrağı böylece oluşur.
Aranızda bu oluşuma inanmayanlar da olabilir. Gökyüzüne bakmayı unutmayanlar, gerçekte ayla yıldızın zaman zaman bu kadar birbirlerine yaklaştıklarını bilirler, görürler.
Uğruna kan döktüğümüz bir vatanımız her zaman olmuştur. Tarih boyunca ne vatansız, ne de bayraksız kaldık. Türk insanı her zaman can vermiştir ve vermektedir, vatan uğruna; gerekirse yine verecektir, bayrak uğruna. Hayatî öneme sahip olan bayrağımızın renkleri, hangi paha ile ölçülebilir. Kültürler arası savaşta bayrağımızın hak ettiği temsil değerini, renkleriyle oynayarak değil, al-beyaz renkleri şahlandırarak gösterebiliriz.
Sorarım sizlere, al-beyaz bayrağımın yerini ne tutabilir? Siz de biliyorsunuz cevabını: Hiçbir şey TUTAMAZ. O halde bu oyunda oynaşta olmanın âlemi nedir? Kendinize gelin beyler!... Bu yanlıştan dönmek o kadar da zor olmamalıdır. Vakit varken, dönün bu yanlıştan.
Meraklıkları için söyleyelim, bayrak konusunda başat üç eser salık verilebilir. İlki Prof.Dr. M. Fuad Köprülü’nün İslam Ansiklopedisi’ndeki bayrak makalesi (1993, 402-419), ikincisi, Feyzi Kurtoğlu’nun Türk Bayrağı ve Ay Yıldız (1992), üçüncüsü kültür tarihimiz içindeki yerini anlatan Prof.Dr. Bahaeddin Ögel’in Türk Kültür Tarihine Giriş, adlı (VI, 1991) eseridir.
KAYNAKLAR
Kurtoğlu, Fevzi, (1992), Türk Bayrağı ve Ay Yıldız, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara.
Türkçe Sözlük, (2005), TDK Yay., Ankara.
Ögel, Bahaeddin, (1991), Türk Kültür Tarihine Giriş Türklerde Tuğ ve Bayrak (Hunlardan Osmanlılara), 6. cilt, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara.
Webster’s Encyclopedic Unabbridgeg Dictionary of the English Lenguage, 1994, New Jersey, USA.
Yard.Doç.Dr. Mehmet Naci ÖNAL
Lütfen Milli Formalar hakkında görüşünüzü belirtmek için anketimize katılınız. (Sağ üst kısımda)
Mankurtlaştırma adlı makaleyi de okumanızı tavsiye ederiz
Muğla'da Nevruz Geleneği - Mehmet Naci Önal
http://tez2.yok.gov.tr/fmi/xsl/tez/listevedetay_liste.xsl?-db=TezVT&-lay=web_arama&-max=20&-token.error=liste.xsl&DanismanAdSoyad=Mehmet%20Naci%20%C3%96nal&-find=&-token.d=1
http://www.sahafium.com/goster/kisi.asp?CAS=5096&SID=713161452520
Muğla Üniversitesi akademik bilgi sistemi - Mehmet Naci Önal
http://www.bsb.org.tr/izlenimler/mugla_bahriye_k.html
DAĞ KÜLTÜ, EREN KÜLTÜ VE ŞENLİKLERİNİN MUĞLA'DAKİ YANSIMALARI Yard. Doç Dr. Mehmet Naci ÖNAL
TBMM Kütüphane - Dokümantasyon ve Tercüme Müdürlüğü , Muğla Efsaneleri Mehmet Naci Önal
http://www.thbmer.gazi.edu.tr/e/mitmed.htm
Mehmet Naci Önal